Araç Üstüne Terzi İşi Tasarım

Personel olarak başladığı firmayı ortağıyla devralıp, sektöründe önemli bir marka haline getiren Ömer Faruk Yılmaz, ihracat yapmak isteyen bir firmanın küme faaliyetleriyle cirosunu 2’ye, 3’e katlayabileceğini söyledi.
20 yılı aşan tecrübeleri ışığında sorularımızı yanıtlayan Yılmaz, küçük balığın esnekliğinin, büyük bir güç olduğunu yaşayarak öğrendiklerini belirtirken, “Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki en büyük gücü, nüfusudur, insan kaynağıdır. Türkiye’den daha büyük pazar yok. Yeter ki üretin.” vurgusunu yaptı.
Öncelikle sizi tanıyalım…
1998 yılında mezun olan bir endüstri mühendisiyim. Öncesinde de 6 yıllık bir devlet memurluğum var. Üniversite eğitimimi sürdürebilmek için sağlık memuru olarak çalışıyordum, mezuniyetle birlikte istifa ederek özel sektörde mühendis olarak çalışmaya başladım. 2010’a kadar birlikte olduğumuz, ciddi başarı hikâyeleri olan büyük bir yapı içinde, 12 yıl ortağımla birlikte çalıştık.
Hangi alanda çalışıyordunuz?
Hafif inşaat makineleri sektöründe. OSTİM’de, 4-5 kişilik bir atölye kadrosuyla üretime başlayıp 5 yıl içinde sektörün, pazarın lideri olan bir firmaydı. 2003 yılında pazar lideriydik. Çok sayıda Ar-Ge projemiz oldu o dönemde. 12 yıl boyunca 8 adet Ar-Ge projesini başarıyla sonuçlandırdık.
Çalıştığım firmanın markalarından birisi de Paragon firmasıydı. Burada, yerel yönetimlere ve askeri birliklere yönelik olarak, şase halindeki kamyon ve kamyonetlerin üst yapılarını yapmaya başladık. 2008’de, araçların üzerindeki motorlardan güç üretimi ve tasarlanan hidrolik sistemle çok amaçlı kullanılan bir araç yapma projemiz KOSGEB desteğiyle ete kemiğe büründü. Hidrolik Tahrikli Çok Amaçlı Tamir Bakım Aracı ismi verilen bir ürün ile proje sonuçlandı. Bugün devam ettiğimiz asıl işimiz, asıl ürünümüzdür.
Büyükşehir belediyelerinin su kanal dairelerinin talebine yönelik hazırlanmış bir tasarımla, büyük ilgi gören bir çalışma ortaya çıkardık. 2010 itibariyle eski yapı dağılınca, firmayı ortağımla birlikte devraldık.
“TERZİ İŞİ ÜRETİM YAPIYORUZ”
Firmayı devraldığınızda nasıl bir ortamınız vardı? Kaç çalışanınız vardı?
4 çalışanımız vardı. Makine parkımız yok denecek kadar azdı. Önceki iş deneyimimiz bize gösterdi ki en eziyetli, en zor, en sıkıntılı süreçler talaşlı ve kaynaklı imalatlardır. Bu tecrübe ile talaşlı ve kaynaklı imalatı firma bünyesinde en alt düzeyde tutma kararı aldık.
Bu düşünceyi benimsememizin yegane sebebi; OSTİM’de bulunmanın verdiği avantajdır. Doğru ürünü, doğru tedariği yapabileceğimiz onlarca farklı tedarikçi var. Fırsatı değerlendirdik açıkçası. Tasarım, mühendislik ve montajda kendi imkanlarımızı kullandık. Kaynaklı ve talaşlı imalatta dışarıdan hizmet aldık. Şu an 2 mühendis, 3 teknisyen, 4 mavi yakalı olmak üzere 9 kişilik bir üretim kadromuz var. Diğerleri idari personel olmak üzere toplamda 15 kişiyiz.
KULLANIM ÖMRÜ UZUN
Ürün hakkında detaylar verebilir misiniz?
Ağırlıklı müşterilerimiz büyükşehir belediyeleri su ve kanal daireleridir. Özellikle büyükşehir belediyelerine yönelik üretilen araçlar, tamir bakım amacıyla kullanılırlar. İlk yıllarda ürünü ilk kez gören özellikle teknik elemanlar müthiş etkileniyordu. Şimdi tanımayan yok. Bütün kurumlar tarafından iyi biliniyor.
Tamir bakım araçları, mevcut geleneksel sistemlerle en fazla 2-3 yıl içinde hurdaya çıkıyor. Mevcut yöntem; klasik kamyon, kamyonet üzerine; jeneratör, kompresör, ışık kulesi, kırıcı, delici, pompa vs. kullandığınız bütün ekipmanların yüklenmesi ve sahaya çıkılması yöntemidir.
Bizim yaptığımız yenilikte; aracın motorunun dışında bir benzinli ya da dizel motor yok. Aracın motoru rölantide çalışırken bir hidrolik sistem güç üretiyor. O güce bağladığınız kapalı devre hidrolik ekipmanlar sayesinde de en az 2 hatta 3 araca sığdıracağınız ekipmanı, imkanı tek bir araca hatta ölçülerine bakınca kamyonet görünümlü 7 tonluk bir kamyona, sahaya çıkacak 7 kişilik ekip de dahil olmak üzere sığdırabiliyoruz.
Ürün, geçen zaman içerisinde hep gelişti. Şöyle bir özelliği var; her müşteriye özel küçük detaylara sahip. Aslında terzi işi üretim yapıyoruz. Altyapısı standart ama kullanıcıdan kullanıcıya değişen birçok detay var. Sipariş üzerine çalışmak bize şu gücü getirdi; küçük bir kadroyla çok kıvrak hareket edebildik. Küçük balığın esnekliğinin, büyük bir güç olduğunu yaşayarak öğrendik. Biz iyi bir örneğiz o konuda.
“YETER Kİ ÜRETİN!”
Türkiye’deki talep durumu nasıl size?
Türkiye’den büyük pazar yok bu ürünle ilgili. Benzerleri geçmiş yıllarda Almanya’da, Fransa’da yapılmış. 20 sene önce de kullanılan yöntemler var ama onlar daha çok az işçi, çok makine mantığıyla, zenginliği makineleşerek sahaya yansıtmışlar. Biz Türkiye’deki kullanıcıya yönelik olarak sistemi revize ettik. Yani eldeki imkânla yapılabilecek en çok işi yapma anlayışına uygun bir ürün.
Böyle bir araç sunduğunuz zaman, kurumlar için de bir cazibe oluşturuyor. Birden fazla aracı tek bir noktada çözebiliyorsunuz. Ürünün hidrolik sistemle, kapalı devrede çalışmış olması da ömrünü çok uzatıyor 8-10 yıl boyunca kullanabileceği bir çözüm çok cezbediyor kurumu. 2 yılda hurdaya ayıracağı, ciddi servis bakım maliyetleri harcayacağı bir çözüm yerine, 8-10 yıl boyunca düşük bakım masraflarıyla kullanabileceği bir alternatif. Onun için bu bir yatırım. Makine satın almasından ziyade yatırım. Uzun vadeli düşünülmesi gereken bir yatırım.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyadaki en büyük gücü nüfusudur, insan kaynağıdır. Ne üretirseniz üretin Türkiye’de pazarı hazırdır. Yeter ki üretin!
KOBİ’ler açısından mevcut tabloyu özetler misiniz?
1990’lı yıllarla 2000’li yıllar arasında bariz bir teknoloji farkı var. Eskiden lazer kesimin ne olduğu bilinmezdi. Bu kaliteye yansıyordu. Üretim teknolojileri çok zayıftı. Bir anda inanılmaz bir yüksek teknoloji imkanları yağdı dışarıdan. Yerli üretici bu sayede çok ciddi maliyetlere girmeden kalitesini artırma şansı buldu. Ar-Ge bilinci ve farkındalığı arttı.
Peki kazandığı parayı yatırıma çevirdi mi?
Maalesef o zihniyet henüz yerleşmiş değil! Kafalar küçük kaldığı sürece bu böyle olacak. Kendi kazandığını yatırımına aktaranlar büyümeye devam ettiler. Kazandığıyla 3 daire alayım, köyden 4 dönüm arsa alayım diyenler ise hala oldukları yerde sayıyorlar. Ar-Ge’yi bilmiyordu insanlar. Şimdi o farkındalık arttı.
OSTİM DEVASA BİR KÜME
OSTİM, Türkiye’de ve dünyada, iş ve inşaat makineleri noktasında göz ardı edilemeyecek bir noktada. O noktada kendini kanıtlamıştır, mucizedir. Nasıl yapıldığına şaşırdığınız onlarca ürünün, işin ve çözümün sahibidir.
OSTİM kendi adına devasa bir küme. Belki başka bir noktadan OSTİM’e özel bir küme bile tasarlanabilirmiş. Bölgede farklı sektörlerde 7 tane küme var. Kümelenmenin öncüsü İŞİM, 2008 yılında kuruldu. İş ve inşaat makineleri sektöründe çalışan üyelerimizden, inanılmaz fayda sağlayan, müthiş destekler alan firmalar var.
Yeni kurulmuş, ihracat yapmaya çalışan bir firma küme faaliyetlerini takip ederek en fazla 5 yıl içinde cirosunu 2’ye, 3’e katlayabilir. Dış ticaret zaman ve emek isteyen bir süreçtir. KOBİ’lerin kendini geliştirmesi ve yurt dışına açılması adına en doğru adım kümeler üzerinden olacaktır. İŞİM bunu başarıyla yerini getiriyor.




