Kadın Eli Kauçuk Hamuruna Değdi
Çalışma hayatına babasına ait iş yerinde, üretimin içinde başlayan Durhan, edindiği tecrübeleri kanatlarına doldurarak yedi yıl önce kendi rotasını çizmiş ve zor bir alana adım atmış.
Büroda durmayı tercih etmediğini söyleyen başarılı iş kadını, kauçuk tambur imalatı için bizzat tezgah başına geçtiğini belirtiyor. Tambursan’ın kaptan köşkünde oturan ve 12 kişiye istihdam sağlayan Durhan, “Bizim mutfağımız aslında atölyemiz. Tercih etmeyebilirdim ama ben bu işi seçtim. Çünkü üretmek beni daha çok mutlu ediyor.” dedi.
Öncelikle sizi tanıyalım. İş yaşamınız nasıl başladı?
Babamın sektörde 46 yılı geride bırakan firmasında birlikte çalışıyorduk. İş makineleri parçaları yapan bir işletmeydi. Asıl işi orada öğrendik. Bizde kız ofiste oturur diye bir şey yoktur. Üç kardeşiz, ağabeyim ve ben kauçuk sektöründeyiz. Ablam inşaat ve kuyumculuk alanında.
17 yaşımdan beri fiilen çalışıyorum. Aslına bakarsanız sanayiye ilk adımımı babamın sayesinde 14 yaşında attım. Ata Sanayi’de 40m2’lik küçük bir dükkanımız, 3 tane presimiz vardı. Ben biraz baba hayranı bir kadınım. Annem mutfağa sokmaya çalıştığı zaman babam, “Orada mutlu değilse benim yanıma gelsin.” derdi.
Yaz dönemlerinde hep babama yardım ettim. Liseyi bitirdim, evlendim yine babamın yanındaydım. 2-3 sene ara verdim, çocuğum oldu. 16 yaşında bir oğlum var. İş hayatında 20 seneyi geçtim.
Tambursan’ın hikayesi nasıl oluştu?
2010 yılında işimi kurdum. Babamın şirketi maden sektöründe ihaleli bir iş almıştı. 100 tane tambur yapılacaktı. Birlikte çalıştığımız firma bizi yarı yolda bıraktı. Büyük bir ihaleydi. İşi bir başkasına verme gibi bir lüksümüz de yoktu; cezai sorumluluğu vardı. 15 yılın ardından bende de kendi işimi kurma hevesi artmıştı. Ailem bunu hep erteliyordu. Babam, bunun üzerine, “Yapabiliyorsan yap.” dedi. Sonra başladık.
“İŞİ USTALARLA BERABER ÖĞRENDİK”
Neden maden sektörünü tercih ettiniz?
Eğer işimizi takip edersek, ölmeyen bir meslek bu. Çünkü iş makinelerinin yedek parçalarını yapan birçok firma var. Akılcı bir adım attığıma inanıyorum. Metaller silindirlerin üzerine kauçuk kaplayıp gönderdik. Müşterilerimizin talebiyle iş alanımızı biraz daha geliştirdik. Metal işine de girdik. Makinelerimizi aldık. İstihdamımızı artırdık. 3 yıl boyunca kendimi eğittim. Projeleri okudum. Ustalarımla ortak çalışmalarımız sonucu işi atölyede öğrendik. Bizim mutfağımız aslında atölyemiz.
İlk başladığımda. 3 tane ana makine vardı. Sonra 4 tane daha alarak departmanımı büyüttüm. 12 çalışanım var. Anahtar teslimi tesis kuran ve konveyör sistemi üreten firmalarla çalışıyorum. Türkiye’nin her tarafından müşterilerimiz var. Fuar gibi etkinlikler ve müşteri ziyaretleriyle gerçekleştirerek portföyümü genişletiyorum.
Sizi vazgeçirmeye çalışan oldu mu?
Babam hariç herkes genellikle, “Ne işin var, burası kokuyor. Git evine ailene bak, babanın ofisinde otur, çantanı al bin arabana gez, gerekirse telefonlara bak.” diyen çok oldu. Ama ben o düşünceleri dikkate almadım.
GIDAYA UYGUN BEYAZ KAUÇUK
Tambursan ağırlıklı olarak hangi sektörlere tedarik sağlıyor?
Ürünlerimiz, bir malzemeyi bir yerden bir yere aktarmada; kömür ve taş ocakları, maden ocakları, havaalanında valizleri koyduğumuz yolcu sisteminde, tarımda kullanılıyor. Gıdaya uygun; un, şeker fabrikalarında da yer alıyor. Formülasyon bilgiye çok dayalı bir işlemdir. Şimdi kauçuğumuzu da yeniledik. Kimyasal maddelerimizi daha çok sadeleştirip kauçuktan yapmış olduğumuz gıdaya uygun beyaz kauçuktan tambur kaplama işi de yapıyoruz. Yasaya göre gıdada siyah ürün kullanamazsınız.
“ÜRETİM; BAŞARMAKTIR”
Size göre girişimcilik nedir?
Şimdi bir emek var. Bizi büyüten bir babamız, bir atamız var. Atamız 46 yıldan beri bu sektörde çalışmış. Aslında ben spor eğitmeniyim. Eğitim aldığım alanla, yaptığım iş tamamıyla zıt. Hayatımda iki seçeneğim vardı. İlki, öğretmen olmak; bir salon açıp çok az bir maliyete kendimi oyalayabileceğim bir sektör oluşturabilmek. İkincisi de babamın senelerdir bizimle beraber mücadele ettiği alan.
Bizim sektör zor ve koşulları ağır. Bir tarafta çok temiz nezih bir iş, diğer tarafta da ağır bir iş var. Tercih etmeyebilirdim belki ama ben bu işi seçtim. Çünkü üretmek beni daha çok mutlu ediyor. Bu sektörde işin boyutu büyüdükten sonra en az 10-20 kişiye ekmek veriyorsunuz. İmalat zevki başka bir şey. Üretim; başarmaktır. Başarının mutluluğu hiçbir zaman tarif edilemez.
Size göre ekip çalışması ne anlama gelmektedir?
Direkt başarı anlamına geliyor. Ekibiniz bir zincir gibidir. O zincirin bir kırığı varsa onu ya çıkartmanız ya da oraya kaynak atmanız gerekir. Büyüyebilmeniz için o halkayı çıkarıp yenilemelisiniz.
OSTİM nedir sizce?
OSTİM, çok güzel bir kavram. Benim için güven duyduğum bir çatı. Evinize girdiğinizde nasıl bir huzur ve güven hissediyorsanız ben de iş yerime geldiğimde huzur ve güven hissediyorum. O çatının altında da bir odamın olması çok güzel.
“7’DEN 77’YE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ”
Kümelenmenin şirketinize olumlu yansımaları neler oldu?
Çok iyi biliyoruz ki, ayrılıkta azap birlikte rahmet vardır. Tambursan olarak Kümelenmemizin kurucuları arasındayız. Kuruluş imzalarının ardından yüksek bir tempoda çalışmalarımıza başladık. Birlikteliğin verdiği özgüvenle önemli ilerlemeler kaydettik. Beraberce firmaları topladık, aramızdaki herkes tanıdığı kauçukçuları listeledi. Bürolarına gidip kümelenme fikrini paylaştık. Bize destek verenlerin yanında karşı gelenler de oldu. Çok şükür hem firmam hem de üyelerimiz her alanda kümelenmenin faydalarını yaşıyor. Bence Türkiye’de bu model birçok sektörde yaygınlaştırılmalı.
İş hayatına atılmak isteyen kadınlara tavsiyeleriniz nedir?
Ben biraz daha şanslıyım ama bu işi yarı yolda da bırakabilirdim. Evimde oturabilirdim. 7’den 77’ye çalışmak zorundayız. Türkiye’de hangi işi yapıyorsanız en iyisini yapmak ve en güzelini çıkartmak zorundasınız. Bu sizin kendinize duyduğunuz bir saygıdır aslında.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
Ben hedefe girmek için mızrağı atmaya çalışıyorum. Firmamı sağlıklı bir şekilde büyütmeyi ve yurt dışına açılmayı çok istiyorum.
“KOLTUĞUNDA OTURAN BİRİ DEĞİLİM”
Hayatta başarıyı nasıl yakalamalıyız?
Ben hiçbir zaman koltuğumda oturan bir kadın olmadım. Misafirlerimi ağırladığımda veya kendime haftalık programı hazırladığımda odamı kullanırım. Genel anlamda atölyedeyim. Bir insan bana geldiği zaman ruh haline bakarım. Ben çok inatçıyım. Hayatımda hiçbir şey kolaylıkla bana verilmedi. Veya ben almak istemedim. Elim ayağım tuttuğu, Rabbim güç verdiği müddetçe çalışacağım. Girişimci adaylarına şu mesajı verebilirim: Üretsinler; kesinlikle üretsinler. Çünkü Türkiye çok zor günler geçiriyor.
RÖPORTAJI E-DERGİNDEN DE OKUYABİLİRSİNİZ E-DERGİ İÇİN TIKLAYINIZ




