Rakiplerini Yerli Üretimle Aştı

2010’da 20 yıllık bilgi birikimi ve sektörel tecrübeyle makine mühendisi Hakan Özkan tarafından kurulan, OSTİM İş ve İnşaat Makineleri Kümesi’nin üyesi Geometri Makine, Türkiye’nin ilk ve tek yerli kayar kalıplı beton finişeri üreticisi.
Beton finişeri üretiminin başlangıcında ihtiyaç duyduğu parçaları rakip olduğu gerekçesiyle temin edemeyen Hakan Özkan söz konusu parçaları da kendisi üreterek makinenin yerlilik oranını yüzde 80’e çıkarmış.
Yerli üretim beton finişeri konusundaki iddasını, “Elimizi değil gövdemizi taşın altına koyduk.” sözleriyle dile getiren Hakan Özkan, aynı zamanda trapez kanalda beton serebilecek dünyanın en büyük beton finişerini üretme aşamasında. Söz konusu makinenin tepe genişliği 11 m 60 cm. taban genişliği ise 3 m olacak.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Hacettepe Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum, 1992 yılından beri çalışıyorum. 1994 yılından bugüne kadar da iş ve inşaat makineleri sektöründeyim. Çalıştığım firmalarda silindir, derz kesme makinesi yaptık. Türkiye’de olmayanı yapmaya çalıştık uzaktan kumandalı silindiri yaptık. Makinelerin yüzde 99’u benim tasarımımdır.
“GÖVDEMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK”
Geometri Makineyi ne zaman kurdunuz?
Geometri’yi 2010’da kurdum faaliyete finişerle başladık. Birkaç tane araç önü süpürgesi yaptık, özel istediler bizden. Bize hep piyasada olmayanı nasıl yaparız? diye geliyorlar. Bugüne kadar hep öyle işler yaptık. Firmamızda 2 kişi makine mühendisi, 1 kişi idari mali işler sorumlusu ve 3 adet usta olmak üzere toplamda 6 kişilik bir ekiple çalışıyoruz.
Beton finişeri üretmeye nasıl başladınız?
Ortak kurduğumuz bir firmada makinelerin servis ve bakımlarını yaptık. Daha sonra kanalların derzlerini kesen bir makine istediler bizden. Onu da yaptık. Müşteriler “olmazsa ne olacak?” diye sordu. Olmazsa bizim merdivenimiz olur dedik. 100m/saat anlaştık, 200m/saat kestik.
Daha sonra aynı müşterimiz bizden beton finişerinin arkasına malacıların durabileceği bir platform istedi. Yaparız dedik. Müşterimiz, “siz finişer yapabilir misiniz?” dedi. Bir bakalım dedim. Yaparım diyemem. Gittim şantiyeye Amerikan malı var, İtalyan malı finişerler var. Makinelerini inceledim ve yapabiliriz dedim.
İşe başladık makineyi yaptık. Ufak tefek eksiklerimiz oldu işin başında çözdük sıkıntımızı. Müşterimiz vinçle kaldırılabilecek hafif bir makine istedi. Biz daha sonra onu da yaptık.
Makinemiz betonu ithallerden daha iyi döküyor. Yüzey kalitesi Amerikan, Alman, ve İtalyan makinelerinden daha iyi. Zaten dünyada bu işi iyi yapan 3 ülke var; Amerikan, Alman ve İtalyan. Bizim makinemiz bunların hepsinden daha güzel yüzey çıkartıyor. Bizi de kabul ettiler ondan sonra.
Yazılımını komple biz yaptık. Topoğraflar bir ip çekiyorlar bizim makinemiz ipi hem kot olarak hem istikamet olarak takip ediyor.
RAKİBİ SATMADI YERLİSİNİ YAPTI
Makine kalıbının içinde boydan boya vibratör var. Bize vibratör lazım dünyada da üretici 3 tane düzgün firma var. Biriyle görüştük tanesine 2720 euro istediler. Bize 25 tane lazımdı. Aradık firmayı paranız hazır vibratörleri gönderin dedik. “Size vibratör yok, siz rakip firmasınız.” cevabını aldık.
Bizde kızdık ve vibratörü kendimiz yaptık. Şimdi bir hesap var orada bakıyorum Amerikan ile İtalyan’ın hesabı aynı. Benim hesap farklı, bende vibrasyon konusunu biliyorum daha önce silindir yaptım, kompaktör yaptım. Bunda bir gariplik var dedim. Oturdum tekrar hesapladım yok! Yine benimki farklı çıkıyor. 15 gün çalıştım konuya, 15 gün sonra bir hesap daha yaptım benim hesap yine farklı. Ben bunca sene boşuna okumadım, bildiğimi yapacağım dedim ve yaptım. Bildiğimi yaptığım için benim betonum böyle kaliteli işte. Kopya çekmedik biz. Her şeyi aldık hesapladık baktık bir gariplik var bildiğimizi yaptık. Kopya çekseydik bizim betonumuzda düzgün olmazdı.
Bu makinenin sensörleri var toplam 10 tane sensör gidiyor bir makineye. Fuara gittik sensör alacağız, bulduk tanesi 1650 euro. Firma bize, "rakipsiniz" diyerek sensör satmadı.
Sensörleri inceledik. 4 tane cıvata var üzerinde içini Almanya’dan getirttik daha hassasını. Bizim makinemiz Alman'dan da, Amerikan'dan da, İtalyan'dan da hassas. Çünkü sensörleri istediğimiz özelliklere göre aldık. İyi ki de satmamışlar.
Trapez kanalda tepe genişliği 11 metreden daha fazla dökebilen dünyada hiçbir makine yok diyorlar. Bizim şimdiki makinemiz taban genişliği 2 metre. Makinemizi büyütüyoruz tepe genişliği 11 metre 60 cm. taban genişliği de 3 metre olacak.
Bir firma 1 milyon euro’ya bir finişer almış. İkinci bir makine lazım olmuş. Bizden de teklif istedi. 480 bin euro teklif verdik. Firma 45 günde teslim edilmesini istedi biz de 3 ay süre vermiştik. Yabancı firma da daha önce 1 milyon euro’ya sattığı makineyi 560 bin euro’ya verdi. Biz takip ettik o makine anlaştığı günden 3 ay 20 gün sonra çalışmaya başladı. Bizim devlete bir makinede 440 bin euro karımız oldu. Böyle böyle piyasayı olması gereken seviyeye düşürdük biz.
Beton finişerinizin yerliklik oranı nedir?
Hacim olarak yüzde 80’i yerli. Madde olarak baktığınız zaman da; hidrolik pompa, hidrolik motor Türkiye’de yapılmıyor. Pistonlu tip özellikle Türkiye’de yapan olmadığı için bunları distribütörlerden alıyoruz.
Motor olarak mesela Yavuz Motor kullandık yerli olsun diye. Ama bazı müşterilerimiz özellikle başka marka talep ediyorlar o zaman da yapacak bir şey yok ama bize bırakırlarsa Yavuz Motoru kullanıyoruz.
Kayar kalıplı beton finişerini Türkiye’de tek üreten biziz. Keşke daha fazla üreten olsa da paralarımız ülkemizde kalsa.
PROJEDEN İHRACATA
TÜBİTAK projesi ile ne geliştirdiniz?
TÜBİTAK projemizin başlangıcı karayollarında iki yolun arasına su hendeği yapmaktı. Bizim makinemizde soldan okuma var sağdan okuma yok yani çakılan ip solda olmalı. Ama TÜBİTAK desteğiyle yaptığımız makinenin ipi soldan, sağdan veya iki taraflı okunmasını sağladık. Hepsine ayrı ayrı yazılım yaptık.
TÜBİTAK’ın istediği makinenin aynısını Tacikistan’a sattık. TÜBİTAK Projesini bitirdikten sonra oradaki bütün eksiğimizi gördük. Yurtdışında bizim açılabileceğimiz birçok pazar var.
İhracat yapıyor musunuz?
Yeni başladık biz daha yeni firmayız. Tacikistan’a sattık. Irak’la anlaştık ama IŞİD çıktı bizim bütün anlaşmalarımız bitti.
Biz ticarette güçlü değiliz ona ayıracak vaktimiz de yok. Bizim işimiz üretim.
Ürününüzü rakiplerinden ayıran özellikler nelerdir?
Hiçbir teknik boyutu yabancı bir ürüne bağlı değil. Üzerindeki yazılımlar kendimize ait. Mesela Almanya’dan sensörleri getirttik. Ne almam gerektiğini biliyorum oradan da bulamazsam kendim yaparım.
Bu tip makinelerde bazı noktalarda bağımlı kalıyorsunuz. Dünyada beton finişeri yapan 5-6 firma var hepsi belli bir yerden vibratörü satın alıyor. Bağımlı oluyor yapma şansı yok. Ama biz bağımlı değiliz, vibratörü kendimiz müşteri talebine göre yapabiliyoruz. Örneğin 20 cm beton serilecekse 20 cm’e göre yapabiliyoruz. Buda bize, beton sıkıştırmasında tam bir homojenlik sağlıyor.
Bugüne kadar yaptığımız işin arkasında durduk etkin servis hizmeti veriyoruz. Hatta Türkiye’deki yabancı marka ürünlerin servis işlerinde de bize başvuruyorlar.
“YERLİ ÜRETİME GÜVENİN”
Sektörde bu makineler büyük rakamlar olduğu için müşteriler güvenemiyor. Acaba olmaz mı, kötü olur mu? diye endişe ediyorlar. Düsturumuz, makineyi sattık paramızı aldık bizim işimiz o zaman başlıyor.
Türkiye’de yapılamayacak bir şey yok! Bütün firmalar bütün yerli kuruluşlar artık yerli üretime güvensinler. Artık paramızın içeride kalması lazım. Türkiye çok büyük bir pazar.
“BU MAKİNE OSTİMSİZ YAPILAMAZ”
OSTİM’in sizin için önemi nedir?
Yan sanayi olduğu için OSTİM önemli. Bu makine OSTİM'siz yapılamaz. OSTİM’de yok yok. Yan sanayisinden yedek parçasından istediğin her şeyi bulma şansın var. İmlatçısın imalat esnasında örneğin bir keçeci dükkanında olan her şeyin sende olması lazım, cıvata dükkanında olan her şeyin sende olması lazım, ürün yapıyorsun sonuçta. Bir yerde bir sıkıntı olduğu zaman onu hemen giderebilmen lazım. OSTİM bu yüzden önemli. Bu makineyi Türkiye’nin hiçbir yerinde yapamazsın! OSTİM bu konuda çok güçlü.
Küme hakkındaki düşünceleriniz?
Kümenin yapabileceği çok şey var. Ama toplumumuzda insanlar ben bu işten kaç para kazanırım diye oturuyor masaya. Birlik olmak için önce parayı ikinci plana koymak lazım. Bu işler birleşmeden olmaz. Para sonradan gelecek.
Önemli olan oradaki insanları bir ideal uğruna bir araya getirebilmek. İdeolojimiz, önce bir şeyler başarmak sonra para kazanmak olmalı.




