Adres :
100. Yıl Bulvarı No:101/A, 06374 OSTİM/Ankara-TÜRKİYE Telefon : 0 312 385 50 90 Faks : 0312 354 58 98 E-Posta : korhan@ostim.org.tr

5’in Dışındakiler Daha Çok Marka Çıkarmalı

Korhan GÜMÜŞTEKİN
02 Mayıs 2016 12:30

Marka kavramı dünya ticaretinin etken unsuru… Ekonomisi güçlü ülkeler aynı zamanda dünya siyasetinde de söz sahibi… Gelişmiş ülkeleri incelediğimizde onları ayakta tutan, krizlerden en az hasarla çıkmalarını sağlayan da milli markaları. Son dönemlerde Türkiye’de de bu kavram üzerine bir çok fikir dile getiriliyor.

Ülkemizin, stratejik boyut kazanan 2023 yılına ilişkin hedefleri ve bu hedeflerin gerçekleşmesinde marka sahibi Türk şirketlerinin katkısı büyük olacak. Amerika, Almanya, Japonya’da büyük markaların gizli gücü KOBİ’ler... Bu devletlerin küçük ve orta ölçekli şirket yapılarını güçlendirmek için sergiledikleri çabalar da malum…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na hitap ederken, örgütün karar alma mekanizmasına haklı bir eleştiri getirdi: “Dünya 5’ten büyüktür.” 5 ülkenin BM üzerindeki hakimiyeti, terazinin sürekli onlardan yana ağır basması, buna karşı yükselen sesler bir şeylerin eskisi gibi yürüyemeyeceğinin ipuçlarını verir nitelikte…

Ancak bu durumun meydana getirdiği tablo 5’li yapının ekonomik gücüyle orantılı. Söz konusu ülkelerin, ekonomisine dinamizm sağlayan markaları, siyasi güce de etki ediyor. 5’in dışında kalanlara baktığımızda da manzara bütün netliğiyle ortada; “5’in markaları” her tarafı kuşatmış durumda…

Yeni bir yolda yürüyen, bir zamanlar kendi uçağını, otomobilini tasarlayan, her ne hikmetse “Siz yapmayın, biz veririz” anlayışıyla bundan vazgeçen Türkiye’ye, günümüzde bir çok alanda gözler çevrilmiş durumda. Büyük bir potansiyeli barındıran, lider ülke olma yolunda yürüyen Türkiye yeni ve daha güçlü markaları mutlaka çıkarmalıdır… Bunun için de geçmişte örnek bir model olarak hayat bulan D8 gibi oluşumların çoğalması gerekiyor…

Ülkemizde ‘yerli üretim’ için tohumları ekilen toplumdaki düşünce birliği, olumlu yönde ilerliyor ve önemli gelişmeler yaşanıyor. Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin ardından 13 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazete’de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Yerli Malı Tebliği yayımlandı. Tebliğde, Kamu İhale Kanunu kapsamında fiyat avantajı uygulanacak mal alımı ihalelerinde, bir ürünün ‘yerli malı’ kimliği kazanmasına yönelik koşullar aktarıldı. Öte yandan Sanayi İşbirliği Programı için ise gün sayılıyor.

OSTİM Teknoloji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan, tam da bu noktada “Made in Turkey/Turkish Made” olgularının iyi tarif edilmesi gerektiğini dile getiriyor. Çelikdoğan, “Türk malı demek; Türkiye’nin kendi tasarımı olan ve üzerinde de kendi markası olan bir üründür.” tanımlamasını yaparken, yerli malı kavramını ise “Türkiye’de üretilmiş, minimun yüzde 51’i Türkiye’de üretilen katma değerden ibaret.” sözleriyle ifade ediyor.

Marka çıkarmanın zorunluluğunu ısrarla vurgulayan Sedat Çelikdoğan’ın şu tespiti bence not edilmeli: “Mercedes’in arkasında yüzde 70’ini yapan KOBİ’ler var. Mercedes deyip de bir firma görürsünüz, 10-20 bin kişi çalışıyor fakat onun arkasındaki KOBİ’lerde 5 misli istihdam var. Orada da bir ekosistem oluşuyor. Yine Boeing uçaklarının yüzde 80’ini KOBİ’ler yapıyor.”

Üretim… Üretim…
Ankara Sanayi Odası Başkanı Sayın Nurettin Özdebir bu ayki röportaj konuğumuz. Sanayicinin tek amacının ülkemize kazandırmak olduğu görüşünü seslendiren Özdebir, önemli mesajlar verdi, sanayicinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti… “Rant peşinde koşarak yüksek kazançlar sağlamak yerine, düşük kâr oranları, artan rekabet ve yatırım ortamındaki eksiklikler ve her geçen gün istihdam üzerindeki hukuki ve mali yüklerin artışı nedeniyle şevki kırılan sanayici varlığını sürdürme mücadelesi vermektedir.” açıklamasını yapan Özdebir, çözümü üretim ve büyümeye odaklanmada gösteriyor.

Üniversiteyi sahaya indirdi
Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç… Çankaya Üniversitesi, onun döneminde, kendi deyimiyle “duvarları olmayan üniversite”ye dönüştü. “Sahaya inmeyene diploma yok!” düşüncesinin mimarı Sayın Güvenç, yeni akademik yıl açılışında 8 yıllık rektörlük kariyerini emeklilik nedeniyle tamamlayacağını açıkladı. 31 Ekim’de üniversitesine veda edecek olan Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, bilim adamı kimliğinin yanında adeta sanayiyle nefes alıp verdi. OSTİM’deki çalışmaları, üniversite-sanayi işbirliğinin gelişimine olan katkılarından dolayı kendisine teşekkür ediyor, sanayicilere olan katkılarının devamını temenni ediyoruz.

"İnsanlar fırsatların gelmesini bekler, fırsatlar da insanın gelmesini…
Fırsatlar bekler, insanlar bekler, kazanan hep “MAZERET” olur…"

Paulho Coelho

twitter.com/KorhanGumustkn

OSTİM GAZETESİ PDF ARŞİVİ İÇİN TIKLAYINIZ

Yazara ait diğer köşe yazıları