OSTİM Gazetesi’nin logosuna bakıldığında, üst kısmında ‘KOBİ’lerin Sesi’ ifadesini görürsünüz. 5 bin 200 işletme ve 60 binden fazla istihdamın bulunduğu OSTİM OSB’deki ve ülkemiz genelindeki nitelikli çalışmalar, üretim gücü, uluslararası başarılar bu sayfalarda genişçe yer bulur.
‘Milli Sanayi’ kavramını, ‘Yerli Üretim’ enstrümanıyla birlikte seslendiriyoruz. Sanayi ekosistemini, küçük ve orta ölçekli işletmeleri ilgilendiren olayları, yerli üreticilerin öne çıkması için görüş ve önerileri dile getirmeye devam ediyoruz. Seçim vaatlerine, devletin sanayi politikalarına, hükümet programlarına bu pencereden bakıyoruz.
Örneğin; Ankara Metrosu için tedarik edilecek araçların, ‘yüzde 51 yerlilik’ şartıyla karara bağlanması, öncesi ve sonrası gelişmeleriyle adım adım kamuoyuyla paylaşıldı. Bir başka kapağımızda ABD’nin kendi üreticilerine yönelik hamleleri ile AB’deki korumacı yaklaşımları kaleme dökerken şu mesajı verdik: “Bize ‘yapmayın’ diyorsunuz ama siz de bu yoldan geçtiniz ve hala da aynı şekilde davranıyorsunuz!”
Savunmayı ayrı bir yere koyarsak, sivil havacılıkta offset uygulamalarını dünya örnekleriyle anlattık. Manzara orada da değişmiyordu: “Önce benim ekonomim!” Mesajlarımızı uzman isimlerin görüşleriyle de pekiştirdik. Uzmanlar, kamu alımlarında koordine eksikliğine işaret ediyordu.
Kağıt üstünde kalıyor!
Devletin yapacağı alımların, KOBİ’ler başta olmak üzere sanayiye can veren dinamikler için ne denli önemli olduğuna vurgu yaptık. Bunu teşvik etmek için bugüne kadar birçok genelge ve yönetmelik yayınlanmış olmasına rağmen maalesef kağıt üzerinde kalıyor, konuşulanlardan öteye geçilmiyordu.
Tam da bu noktada, “Başbakanlık Genelgeleri neden uygulanmıyor?” diye sorunca yanıtlarda “Bürokratik direnç’ duvarını gördük.
Gelişmiş, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin durumlarına göz attık… Zambiya bile ‘en az yüzde 40 yerli’ derken, Güney Afrika sıkı kamu denetimini devreye sokup, uymayanlara ağır yükümlülükler getirirken içimiz cız etti.
Yerli üretim tercihi isteyen ve uygulanmayan genelgeler, yönetmelikler derken geçen zaman içerisinde ümit veren gelişmeler de oldu:
- 10. KOBİ Zirvesi’nde konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık, teknolojik ürün üreten yerli firmaların, kamu ihalesinde karşılaştıkları sorunların başında gelen İş Bitirme Belgesi’nin bundan sonra Bakanlıkça verileceğini belirtti.
- 19 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Torba Yasa’da; “Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. (…) Her yıl Ocak ayında Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması zorunludur.” denildi.
- Dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan, raylı sistemlerde millileşmeden yana olduklarını, yüzde 51 şartının artırılabileceği mesajını verdi.
- 16 Ağustos 2014 tarihli Resmi Gazete’de Yönetmelik yayınlandı. Her yıl Ocak ayında Kamu İhale Kurumu tarafından ilan edilen orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri listesinde yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine ‘yüzde 15’ oranına kadar fiyat avantajı sağlanmasının zorunlu olduğu bildirildi.
- 2014’ün son günlerinde TBMM kürsüsüne çıkan Sayın Lütfi Elvan, 80 adet Yüksek Hızlı Tren seti alacaklarını açıklarken; ‘minimum yüzde 53 yerli üretim’, ‘mutlaka yerli firmalarla işbirliği’ ve ‘üretimi Türkiye’de yapma’ zorunluluğu getireceklerini beyan ediyordu.
- ‘Yüzde 15 fiyat avantajı’ 2 bin 139 ürün için hayata geçirildi. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan liste Kamu İhale Kurumu’nca yayınlandı.
- Sanayi İşbirliği Programı Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik hayata geçirildi.
- Öncelikli Dönüşüm Programlarında, Hükümet Programlarında kamu alımlarının kaldıraç gücü açıkça yazıldı.
Vardı ama uygulanmıyordu
Sayın Fikri Işık, kısa bir süre önce kamu alımlarına ilişkin bir sorunu ifade etmişti. Işık, Şubat 2014’te TBMM’de kabul edilen kanunun; ‘yüzde 15 oranına kadar fiyat avantajı’ sağlanabileceği hükmüne rağmen bürokratik aksaklığa dikkat çekmişti.
Şunları söylemişti: “Eskiden beri Kamu İhale Kanunu’nda yerli üretici ile yerli olmayan üretici arasında kamu alımlarında yüzde 15’e kadar fiyat farkı oluşursa kamunun yerliyi tercih edebilme imkanı vardı; zorunluluk değildi. Aynı kamu ihalesine giren iki firmadan biri yerli biri yabancıysa; yerlinin teklifi yabancıya göre yüzde 15 daha pahalı olsa bile kamu idaresi, yerliyi tercih edebiliyor idi. Peki bu uygulanıyor muydu? Uygulanmıyordu… (…) Kanunda var olmasına rağmen hiçbir kamu idarecisi kolay kolay yerli malını tercih etmiyordu. (…) Sağolsun bazı bürokratlarımız, ‘Ben bunu ‘Ben bunu yüzde 1 uygularım, yüzde 2 uygularım’ gibi olayın lafzından çıkarak, ruhunu kaybeden bir anlayış gösterdiler.”
Teknolojik ilerleme, yüksek katma değer, daha fazla istihdam, artan ihracat, yükselen milli gelir, azalan cari açık hepimizin temennisi… Peki, Sayın Bakan’ın da isabetle temas ettiği bu anlayış, ne zamana kadar devam edecek? Bu duvar nasıl aşılacak?
“Sadece fazla uzağa gitmeyi riske edebilenler
ne kadar uzağa gidebileceklerini görebilirler.”
T.S. Eliot