Kamu alımlarının sanayiye etkisi ve kalkınma parametrelerindeki rolü tartışılmaz bir gerçek. Uzun yıllar bunun pozitif katkıları savunma sanayiinde yaşanıyor; sonuçları hem ülke içinde hem de uluslararası alanda başarıyla ortaya çıkıyor. Milli ürünlerle boy göstermeye başlayan Türkiye bu sayede KOBİ’lerine önemli bir saha açmış oluyor.
Sivil tarafta da bu girişimlerin az da olsa örnekleri görülüyor. Ancak bunun sürdürülebilirliği anlamında net bir görünüm sağlanamamış durumda.
OSTİM, konunun takipçisi olarak görüşlerini yüksek sesle dile getiriyor… Ankara Ticaret Odası (ATO) da kritik gördüğü kamu alımlarını ‘Kamu Alımlarında Yerli Katkı ve Offset Uygulamaları Özel İhtisas Komisyonu’ aracılığıyla izliyor…
Komisyonun girişimleriyle 2014 yılında gerçekleştirilen konferansta; dönemin kamu, özel sektör, STK temsileri sabahtan akşama kadar sorunları tartışmıştı. Kamu alımlarında ‘çatı’ kuruluş talep edilmişti.
İki yıl önceki konferansın yenisi Mayıs ayında OSTİM’le birlikte düzenlendi. Yine aynı profilde fakat daha geniş katılımlı bir etkinlikle bu sefer Sanayi İşbirliği Programı (SİP) masaya yatırıldı.
Yaklaşık 1 yıldır uygulaması görülmeyen, algılama ve yorumlama farklılıkları yaşanan SİP’e ilişkin değerlendirmelerde, ‘kalkınmanın anahtarı’ olarak da tabir edeceğimiz yönüyle ilgili ifadelere şahit olduk.
9 saate yakın süren programda, SİP’in Türk sanayinin gelişmesi için çok önemli mekanizma olduğu, ancak bunun bir an önce uygulamaya geçirilmesi gerekliliği gündeme geldi. SİP kapsamında alım yapmak isteyen kamu kurumlarının her birinde ayrı ayrı alım komisyonu kurulması zorunluluğunun sistemde sıkıntı yaratacağı kaydedildi.
Toplantıda en çarpıcı konulardan bir tanesi de kamu kurumlarının Türkiye’deki yerli üreticilerin genellikle tam olarak ne ürettiği-üretebildiği hakkında bilgi sahibi olmadıkları tespiti idi. SİP’te limitin 10 milyon doların altında olması ve bunun düzeltilmesi gerektiği talebi ise bir başka beklenti olarak notlar arasına yazıldı.
Konferansı şu ifadeyle özetleyelim: “Kalkınma için başka çare yok, SİP uygulanmalı; çare SİP’te!”
Yerli sanayi ve Başbakan Binali Yıldırım
65. Hükümet ülkemize hayırlı olsun. 14 yıldır Türkiye’yi yöneten AK Parti’nin çıkardığı 3. Başbakanı Sayın Binali Yıldırım olarak tarihe geçti.
Yıldırım Hükümeti, hızlı bir şekilde işe başladı. Kabinede bazı Bakanlar yer değiştirdi. Sağlık Bakanlığı’nda olduğu gibi tecrübeli isimler yeniden görevlendirildi. Her zaman olduğu gibi; Hükümet Programı’nda ekonomik söylemler, bunun ışığında üretim ve KOBİ’lere ilişkin yapılacakları inceledik.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndaki yılları boyunca projeleriyle adından söz ettiren Yıldırım, Ankara Metro İhalesi’nde getirilen ‘yüzde 51 yerli katkı şartı’nın da başrolündeki isimdi. Yerli sanayi, Binali Yıldırım’dan daha fazla destek bekliyor. Çünkü kendisinin yapıcı adımlarını iyi biliyor.
TBMM’deki ilk grup toplantısındaki ifadelerden örnekler ve 65. Hükümet Program’ından bazı başlıklar bu beklentiye güç verici nitelikte:
- • “Ekonomi demek üretmek demek, üretmek. (…) Birinci ve vazgeçilmez önceliğimiz, üreterek büyüyen ekonomi olacak, üreterek büyüyen, iş, aş oluşturarak büyüyen bir ekonomi olacak."
- • “Kamu Alımları Yoluyla Teknoloji Geliştirme ve Yerli Üretim Öncelikli Dönüşüm Programımız’la kamu alımlarının kaldıraç gücünü kullanarak yerli teknoloji ve üretimi geliştirmeyi amaçlamaktayız.”
- • “Uygulamada yaşanan aksaklıkları ortadan kaldıracak kamu alımları ve taahhüt işlerine yönelik yasal düzenlemeler güncellenecektir.”
- • “KOBİ’lerimizin rekabet güçlerini artırarak ekonomik büyümeye daha fazla katkı vermesi temel amaçlarımızdan biridir.”
Gelecek üreten ekonomilerin olacak
Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş, akademisyen kimliği gereği de temel ekonomi ve sanayi dinamiklerine hakim bir devlet adamı. Kurtulmuş, reel sektörün taleplerini ve son durumunu yerinde görmek amacıyla OSTİM’de sanayicilerle buluştu. Firmaları da ziyaret eden Kurtulmuş, dünyadaki gidişatı anlatırken çok önemli bir ifadeye yer verdi: Üretim.
Dünya ekonomisinin bundan sonraki geleceğinde, yeniden üreten ekonomilerin gücünün önemli olacağını anlatan Numan Kurtulmuş, üreten ekonomilerin çok daha güçlü bir hale geleceğini, Türkiye ekonomisinin de belli bir süreçten geçtiğini dile getirdi.
Kurtulmuş, Türkiye ekonomisindeki değişimin ana ekseninin, üretim yanlısı bir ekonomik modele doğru dönmek mecburiyetinde olduğunu belirtiyor.
“Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır.”
J. Keth Moorhead