Türk sanayicisi uzunca bir süredir böyle bir adım bekliyordu… Aslında daha önce yönetmelik ve tebliğlerle yerli üretime öncelik verilmeye çalışılmış, ancak uygulamadan kaynaklanan farklılıklar, bizlerin de dile getirdiği gibi yasal düzenlemenin kaçınılmaz olduğunu gözler önüne seriyordu.
Uluslararası piyasalarda rekabet gücüne erişen, içeride yani kamunun alımlarında bir çok engelle karşı karşıya kalan üreticiler, 19 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, kamuoyunda “Torba Yasa” olarak anılan 6518 No.lu Kanun’la çok farklı bir döneme girmiş oldu.
Kanunla birlikte; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak ayında ilan edilen listede yer alan ürünlerin ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine % 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması zorunlu hale getirildi.
Bir başka sıkıntı ise ağırlıkla belediyelerin raylı sistem projelerinde şikayet edilen, diğer kamu alımlarında da masaya konulan İş Bitirme Belgesi şartı idi. Katıldığım bir çok toplantıda, sohbet etme imkanı bulduğum bir çok sanayiciden en çok duyduğum yakınmaların başında belge şartı geliyordu.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 10. KOBİ Zirvesi’ndeki konuşmasında düzenlemelerden bahsederken konuyla ile ilgili ilginç bir benzetme yaptı: Duvar. Sayın Bakan’ın bu tespitini çok önemli buluyorum, zira bunu sanayinin başındaki ismin dile getirmesi anlamlı. Sayın Işık, “Bir şirket ya da girişimci, teknolojik bir ürün üretmiş ve kamu ihalesine girecek fakat karşısına İş Bitirme Belgesi duvarı çıkıyor. Bu şirketler eğer bir teknolojik ürün üretmişse ve kamuda ihaleye girecekse onun İş Bitirme Belgesi'ni Bakanlık olarak biz vereceğiz.” diyerek hem devlet iradesini ortaya koydu hem de yerli üretim adına bazı şeylerin değişeceğinin sinyalini verdi… Anlıyoruz ki bu belge şartı olmasaydı, günlük yaşamımızda kullandığımız, bizlere hizmet sağlayan yerli ürün oranı da çok daha fazla olacaktı. Fakat bardağın dolu tarafına bakmak çok daha güzel… Bu düzenlemede emeği geçenlere bir kez daha teşekkür ediyoruz…
Türkiye’de offset denilince akıllara Ankara metrosundaki “yüzde 51” şartı geliyor. Savunmadaki uygulamalar ayrı bir yerde ama sivil alımlar için bir milat, tarihi bir adımdı bu… Şartnameye yazılan ayrıntının ifade ettiği anlamın yankısı sürüyor. Örneğin, ihalelere girmeyi düşünen yabancı üreticiler, “Türkiye’de bunu hangi firmayla birlikte üretirim?” sorusuna yanıt aramaya başladı. Geriye gitmeye gerek kalmadan buna en güzel örneğini Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi’nin (ARUS) Alman ve İsviçreli demiryolu oluşumlarıyla yaptığı çalışmalarda görebiliyoruz.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek de OSTİM’li sanayicilerle bir araya geldiği toplantıda, yerli ürün beklentisini metro üzerinden paylaştı. Birlikte projeler geliştirilebileceğinin altını çizen Gökçek, “İnşallah metronun yüzde 100’ünü biz yaparız. Hedef budur zaten.” diyor. İnşallah yüzde 100’ü yapar, bunu yurtdışına da pazarlayabiliriz.
Şubat ayında bizler adına dikkat çeken faaliyetlerden biri ise Medikal Sanayi Kümelenmesi’nin ABD temasları oldu. ABD çok büyük bir pazar ama Türkiye’nin bu ülkeyle ihracatı istenilenin altında… URGE projesi kapsamında Los Angeles’e giden firmalarımız Atlantik ötesinden umutlu döndüler ve şu tespiti paylaştılar: “ABD’ye ihracat aslında çok da zor değilmiş!”
Geçtiğimiz yıl dünyanın etrafında 6 tur atan ihracatçılarımızdan hareketle bu söz bize bir kez daha şunu hatırlatıyor: “Küresel ticarette oyunu kuralına göre oynayalım!”
twitter.com/KorhanGumustkn
OSTİM GAZETESİ ŞUBAT SAYISI İÇİN TIKLAYINIZ