Acıların ve gözyaşlarının dolu olduğu bir dönemin hüznünü yaşıyoruz... Ankara Kızılay ve İstanbul İstiklal Caddesi’ndeki alçak saldırılar, masumları hayattan kopardı. Kahraman asker ve polisimiz, bu vatanın bölünmez bütünlüğü için gece gündüz demeden hainlerle mücadele ederken, kanlı eller birliğimize kast etti…
Medeniyetler beşiği Anadolu; farklı renkleri yüzyıllardır kucaklıyor. Engin hoşgörüsü, bu farklılıkları zenginlik olarak gören birikimi, bizi biz yapan temel dinamikleri ile bütünlüğün sigortası aslında.
Bu vatanda hepimize iş de, aş da var, huzur içinde yaşama imkanı var; yeter ki karanlık mahfillerin kirli tezgahlarına düşmeyelim… Kadim kültürümüzün temel düsturları bizim için yeterli değil mi?
Gidecek başka vatanımız yok! Bu ülke hepimizin…
Bu olayların en çabuk etki gösterdiği alanlardan biri ekonomide görülebiliyor. Bizi esir almak isteyen psikolojik oyunlara engel olmak, karşısında durmak zorundayız… Ülkemizin güçlü geleceği adına daha çok çalışmalı ve üretmeliyiz…
Saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, bu ülke için şehadet şerbetini içen güvenlik kuvvetlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Milli marka ve millileşme
Avrasya bölgesinin en büyük üçüncü etkinliği olan Eurasia Rail Fuarı, yerli sanayiyi ilgilendiren önemli gelişmelere sahne oldu. Son yılların gözde sektörlerinden raylı sistemler, özgün tasarımlar, ileri teknoloji ve pazar payı anlamında fırsatlar sunuyor.
Bu noktada kendi ülkemize ayrı bir yer vermemiz gerekiyor. Yakın gelecekte büyük bir alım ve üretim dolayısıyla istihdan potansiyeli sunacak sektör, özellikle milli ürünlerin filizlenmesine ve dirilişine imkan tanıyor. Daha şimdiden başarılı örnekleri görmek sevindirici…
TCDD Genel Müdürü Ömer Yıldız ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım şöyle diyor fuarda: “Yüksek Hızlı Tren alımlarında 80 tren için en az yüzde 53 yerli katkıdan başlanarak kademeli olarak yüzde 85 yerli katkı seviyesine çıkılacak ve 80’inci tren Milli Türk markası olacak.” / “Türkiye olarak gerek yerlileştirme, gerekse millileştirme konusunda çok iddialı ve kararlı bir programımız var.”
Sadece bu açıklamalar bile konunun stratejik yönü için yeterli.
Öte yandan ARUS Kümelenmesi de geçen yıl olduğu gibi bu sene de büyük üreticilerin ve batılı kümelenmelerin yakın markajındaydı. İtalyanlar ve Çekler kümeyi ülkelerinde görmek istediklerini belirttiler.
Daha düne kadar yerli üreticilerle masaya oturmak için bin dereden su getiren yabancı firmaların Türkiye ve Türk sanayicisine yönelik ısrarları 80 adet YHT ihalesiyle tavan yaptı. Bu noktadan bakıldığında; ülkemizdeki imkanların daha fazla farkına varmalıyız. ARUS gibi oluşumlar mutlaka çıtayı daha da yükseltecek ancak unutulmamalıdır ki, devletin kararlı refleksi ve sürdürülebilirlikten yana koyacağı tavır raylı sistem başta olmak üzere hem ülkemizi hem de sanayiciyi uçurur.
Uganda kadar olamıyor muyuz?
Yıllık yaklaşık 114 milyar TL’lik potansiyeli olan kamu alımları, yerli üreticilerin teknolojilerini geliştirmesi, yeni istihdam imkanları sağlaması ve en önemlisi cari açığın kapanmasındaki rolü ile ülkemizin ekonomik geleceğinin sac ayaklarından biri.
Konuyla ilgili farkındalığın sağlanması yönünde sivil toplum kuruluşları aracılığıyla çeşitli adımlar atıldı. Bu adımlardan dikkat çekeni; Ankara Metro ihalesine getirilen yüzde 51 yerli katkı şartı idi. OSTİM’in kurumsal çabalarıyla ‘olabileceği’ ortaya konulmuştu. Ankara Ticaret Odası (ATO) 2013 yılında kurduğu ‘Kamu Alımlarında Yerli Katkı ve Offset Uygulamaları Özel İhtisas Komisyonu’ ile bu çabalara omuz veriyor.
ATO, 2014 yılında kamu alımlarını geniş bir çerçeveden masaya yatırmıştı. Kamuoyunda ses getiren konferansta; bu işe kafa yoran, emek verenler buluşmuştu. Orada ortaya çıkan sonuç; kamu alımlarında çatı kuruluş talebiydi.
ATO konferansı tekrarlıyor. Konferans; Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesi, ATO Kamu Alımlarında Yerli Katkı ve Offset Uygulamaları Özel İhtisas Komisyonu, OSTİM ve ODTÜ Teknokent işbirliği ile 26 Nisan 2016 tarihinde düzenlenecek. Geçen yıl yürürlüğe giren Sanayi İşbirliği Programı (SİP) etkinliğin odak konusu. 1 yıl geçmesine rağmen kamudaki alımlarda uygulaması görülmeyen SİP, enine boyuna tartışılacak.
Nisan buluşmasından önce, Medikal, Ulaştırma ve Enerji başlıklarında hazırlık çalıştayları yapıldı. Haberimizde detaylarını bulacağınız çalıştaylarda; “Planlı tedarik için sektörel müsteşarlık” mesajı verildi. Burada bir söz çok önemliydi: “Uganda’da bile yüzde 60 yapılıyorsa, bu ülkede de muhakkak bir şeyle yapılabilir.”
Şöyle bitirelim: 114 milyar TL’lik alımların en az yüzde kaçı artık Türkiye’de kalacak? Uganda kadar olamıyor muyuz?
“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.”
Mehmet Akif Ersoy