Yeni bir seçim daha kapımıza dayandı. Ülkemiz son yıllarda genel-yerel seçimler, referandum süreçlerinin getirdiği hızlı bir takvimi yaşıyor.
Çok partili hayata geçişin ardından adeta fırtınalı denizde yüzen bir gemi oldu Türk demokrasisi. Kimi zaman batmanın eşiğine iyice yanaştı… İklimin sert, güneşin zaman zaman yakıcı, yağmurların bol olduğu maziden bugünlere gelindi.
Kritik coğrafyaların tam ortasında olan Türkiye, sosyo-kültürel yapısının getirdiği çeşitlilik ile komşularının da izlediği bir ülke… Buradan çıkan mesajlar, tarihi bağlarımızın olduğu halklar tarafından da çok dikkatli bir şekilde takip ediliyor… Son 12 yılda ortaya çıkan resim ve yaşanan gelişmeler de bunları gösteriyor. Güçlü bir devlet yapılanmasının, karar alma mekanizmasının aksamadan işleyişinin neler sağlayabileceği icraatlarda kendini hissettirdi.
Her seçimin olduğu gibi, 7 Haziran’ın da belirleyici başlığı hiç kuşkusuz ‘ekonomi’… Partilerin propaganda argümanlarının omurgası, seçmene sundukları programlarının baskın unsuru, kilidi açacak anahtar olarak gördükleri vaadlerinin temel ekseni, refahın artırılmasını işaret eden söylemleri oluyor…
Seçimlerin hemen öncesine denk gelen bu sayımızda, ülke yönetimine talip olanların, reel sektöre verdikleri mesajları mercek altına aldık.Yerli üretim, KOBİ, girişimci, Ar-Ge, kümelenme, kamu alımları ile benzeri vaadlere odaklandık.
Üretenler için neler deniliyor? KOBİ’ler için düşünceler nelerdir? İmalat sanayinin gelişimi nasıl sağlanacak? Birçok maddeyi sizler için derledik. Detaylarını sayfalarımızda yer alıyor ancak her zamanki gibi birkaç başlığı burada aktarmak istiyorum:
“Türk malı markası ve imajı iyileştirilecektir.” “İmalat sanayiinin GSYH içindeki payının artırılması önemlidir.” “Kamu alımlarının kaldıraç gücü yerli üretim için kullanılacak.” “Kamu alımlarında yerli ara mallarla üretime öncelik tanıyacağız.” “Ödenen vergi ve prim tutarında faizsiz işletme kredisi vereceğiz.” “Kamu ihaleleri yoluyla yenilikçi yerli sanayi desteklenecektir.” “Kümelenme şirketlerine vergi avantajı sağlayacağız.” “Kümelenme yaklaşımıyla sanayi ve hizmet sektörleri yeniden tasarlanacaktır.”
Anlaşılıyor ki, geride kalan dönem içerisinde saha, siyaset üzerinde farkındalığını iyiden iyiye hissettirmiş.
Bu maddeleri yazmak güzel fakat şu var: Üretimde, ihracatta, teknolojideki yerimizi sağlamlaştırmak, ekonomik hedeflere ulaşmak istiyorsak; Türkiye’nin müreffeh geleceği adına; “Partilerin vaadleri kağıt üzerinde kalmamalı!”
Mühendislik firmaları kümeyi tasarlayacak
Kümelenme modeli, kabuğunu kırmak isteyen KOBİ’ler için artık vazgeçilmez bir yapı. Kamu tarafından da bu uygulama ciddi bir şekilde ele alınıyor ve destek yöntemleri gün geçtikçe artırılıyor.
Üretim zincirinin en başında bulunan ve markalaşmaya giden yolu açan mühendislik ve tasarım hizmetlerinin bizde de var olması için OSTİM öncülüğünde yeni bir adım atıldı ve küme kurma fikri benimsendi.
Bilindiği gibi gelişmiş ülkelerin dünya ekonomisinde söz sahibi olmasında standartları kendilerinin belirlemesinin ve bunu kabul ettirmesinin payı büyük. Tespit şöyle: “Türkiye’de yerli sanayide standarda uygun malzeme üretimi konusunda sıkıntı yaşanıyor. Bu durum, Türkiye’de müşavirlik mühendislik hizmetlerinin iyi olmayışından kaynaklanıyor.”
OSTİM’in ev sahipliğinde yapılan çalıştayda bu noktalar enine boyuna tartışıldı. Ortak geleceği oluşturmak için bir araya gelen firma, kamu, üniversite ve STK temsilcilerinin dile getirdiği gibi en akılcı yol olan kümelenme için kritik kütlenin meydana gelmesi gerekiyor… Kritik kütleye ulaşmanın ilk şartı ise ‘birbirine güven’. Eklemek isteriz; üniversite ve sanayinin aynı dili konuşması da işin bir başka boyutu.
Cumhurbaşkanımızın OSTİM vurgusu
Savunma ve havacılık sektörümüz önemli işlere ve başarılara imza atıyor. Sektörün bugünlere gelmesinde, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın uygulamaları ve ‘yardımcı sanayi’ diye tabir edilen üreticilerin bu sayede geldikleri seviyenin rolü tartışılmaz bir gerçek.
TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin açılışını yapan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın OSTİM vurgusu, Mayıs ayının bizler açısından dikkat çekici gelişmelerinden biri oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, OSTİM başta olmak üzere, Ankara’daki organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren kuruluşlarla yürütülen çalışmaların da takdire şayan bir büyüme gösterdiğine işaret etti ve ekledi: “Sadece OSTİM’e aktarılan iş hacmi, 12 yılda 10 kat arttı. TUSAŞ’ın bugün sadece yardımcı sanayisine verdiği iş hacmi, 2005 yılındaki toplam cirosundan dahi fazla.”
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sözleri için teşekkür ediyor, bu düşüncelerin yerli sanayinin var olduğu tüm sektörlerde yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.
"Zor iş, zamanında yapmamız gerekip de,
yapmadığımız kolay işlerin birikmesiyle meydana gelir."
J. J. Rousseau