Stratejik sektörlerin başında gelen enerjinin üretimi kadar tüketimi de bir o kadar önem taşıyor. Sürekli gündemin ilk sırasında yer bulan enerjinin ağırlıklı sorunları uzmanlarca “kaynak ve ihtiyaçlar dengesi” üzerinden tartışılıyor. Alternatif enerji kaynaklarına odaklanmanın ve tüketim davranışının gözden geçirilmesinin altı çiziliyor. İnternette, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Görünümü” başlıklı raporuna* denk geldim. Birkaç yıl önce hazırlanan raporda; ülkemizin enerji üretimi, tüketimi ile enerji açığını kapamaya yönelik çalışmalardan bahsediliyor.
Aynı raporda, 2030 yılı OECD ve OECD dışı ülkeler için dünya birincil enerji talebi 16.6 Milyar TEP (ton eşdeğer petrol) olarak ifade ediliyor ve 2035’e kadar dünya genelinde enerji arzı altyapısı için 37,9 trilyon dolar yatırım öngörüldüğü yazıyor. Belki bu rakamlar revize edilmiş olabilir…
Bunları, sektörün ve ihtiyaçların büyüklüğü, potansiyeli hakkında bir fikir oluşması için yazıyorum…
Rapordan devam edecek olursak; dünya enerji talebini etkileyen faktörler; nüfus artışı, kentsel gelişim ve sanayileşme olarak sıralanırken; bunların etrafına sürdürülebilirlik, alternatif enerji kaynakları, arz güvenliği ve yerli kaynakların artırılması başlıkları eklenmiş. Yerli kaynakların artırılması, doğal olarak bu işin teknolojisini de beraberinde getiriyor. Peki bu nasıl sağlanacak? Bu bize göre üniversitekamu-özel sektör işbirliğinde sürdürülebilir. Bunun başarılı bir örneğini Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) projesinde yaşadık… Türkiye, OSTİM’in de destek verdiği çalışmada hızla yürüdü, önemli mesafeler kat etti.
04 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete yayınıyla Türkiye, enerji alanında yepyeni bir kavramla tanıştı. OSTİM Ekopark Projesi, Bakanlar Kurulu kararıyla “Teknoloji Geliştirme Bölgesi” ilan edildi.
Ekopark, enerjide 2023 hedefleri başta olmak üzere, yerli kaynakları Ar-Ge ve teknoloji ile geliştirmek isteyen ülkemize ciddi katkılar yapacak. Türkiye’nin enerji konusunda yaşadığı sorunlara çözüm üreten kurum ve kuruluşların ortak noktası olacak. Ayrıca eğitim, danışmanlık fonksiyonlarıyla çok değerli imkanlar sunacak. Projenin en güçlü yönü ise; sektörel teknolojilerin yerlileştirilmesine yönelik çalışmaların üniversitekamu-özel sektör üçgeninde yürütülecek olması.
Bu birlikteliğin sağlayacağı sinerjiyi, yarınlarımız için atılan güzel bir adım olarak değerlendiriyoruz. Emeği geçenlere ve destek verenlere şükranlarımızı sunuyoruz.
Güney Afrika’nın ısrarı Zambiya’nın yüzdesi
Kümelerinizin tüm etkinliklerinde geniş bir perspektif yakalama şansını elde ediyoruz. Her bir kümenin yaptığı toplantı ve çalıştay adeta üniversitede verilen ders niteliğinde oluyor… Ben çok faydalanıyor, ufkumu genişletme olanağı buluyorum…
Raylı sistemler de gazetemizde sıkça yer bulan başlıklardan biridir… Türkiye genelini kapsayan Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS), faaliyetlerini, OSTİM’in birikimleri başta olmak üzere alanında uzman kadronun know-how tabanında sürdürüyor…
Sözü, ARUS çalıştayında dile getirilen Güney Afrika gerçeğine getirmek istiyorum… Afrika; kalkınma arayışında olan, ekonomik çıkış için tünelin sonunda ışığı görmek isteyen bir bölge… OSTİM’de de zaman zaman bölgeden gelen misafirleri ağırlıyoruz. Her temsilci yeni bir şeyler aktarıyor, Kara Kıta’nın talihini yenmek için neler yapmaya çalıştıklarını anlatıyor…
Bunlardan biri de ARUS çalıştayına katılan Güney Afrikalı işadamı Stephan Nel idi. Nel özetle şunları söyledi; “Raylı sistemlerdeki yüzde 65 yerli katkı şartını devlet takip ediyor ve uygulamayan firmalara ağır cezalar uyguluyor!” Nel’in bahsettiği bir başka ayrıntıyı da buraya not edelim: “Zambiya gibi bir ülke bile bazı ürünlerinde yüzde 40 yerlileştirme oranı isteyebiliyor.”
Bu bilgileri alınca merakımız daha da arttı. Güney Afrika’nın yerli imtihanını nasıl geçtiğinin izini araştırdık. Gördük ki bir çok alanda bu şart var ve devlet peşini bırakmıyor… Stephan Nel’in paylaşımları ve bizim de bu sözlerden öğrendiklerimiz; Afrika Kıtası’nda da bir şeylerin farkına varıldığı, merdiveni, itilen yerden çıkarma çabalarında ne kadar kararlı olduğuydu. İki örnek bile dünyada işlerin nasıl yürüdüğünün küçük ve açık bir göstergesi değil mi? Umarım biz de benzeri devlet politikalarında “anlatılan” ülke oluruz…
Bunun işaretini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’ın “Millileşmeden yanayız” ifadesinden bir kez deha aldık.
Büyüyen ve güçlenen Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için artık güzel bir nedene daha sahibiz...
“Harikulade şeyler, ancak içlerindeki bir
şeyin, koşulların üzerinde olduğuna inanma
cesareti gösterenler tarafından yapılmıştır.”
Bruce Barton
twitter.com/KorhanGumustkn
OSTİM GAZETESİ NİSAN SAYISI İÇİN TIKLAYINIZ
*(http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Dunyada_ve_Turkiyede_Enerji_Gorunumu.pdf)