Yorulmadan Çalışmak Şart
Ülkemiz üzerine oynanan kirli oyunların en net tezahürlerinden 15 Temmuz’un üzerinden bir yıl geçti.
Bu zaman zarfında gelişen olayları analiz ettiğimizde; Türkiye’nin tarihten gelen sorumluluklarının, üzerindeki yükün ne kadar ağır olduğunu anlıyoruz.
Bir milletin, asırlar boyunca mazlumların umudu olduğu, bu kalkışmayla bir kez daha gözler önüne serildi. O gece, ülkemizin adının anıldığı tüm coğrafyalarda Anadolu’nun bekası için dualar edildi.
Uluslararası siyaset, ekonomik güçle yönleniyor. Bu gücü; bilim, teknoloji, sanayi sanat gibi birçok alandaki çalışmalarla sağlarsınız.
2016’nın Temmuz ayında yaşanan menfur hadiseyi şöyle okumalıyız: Ülkemizin geleceği için durmadan, yılmadan ve yorulmadan çalışmalıyız. O¨nümüzde bundan başka bir seçenek yok!
Yüreklerindeki vatan aşkı ve mert duruşları ile gözlerini kırpmadan toprağa düşen, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Sorun teknik değil strateji
Yerli otomobil, gündemimizden düşmüyor. Sanayinin, üretimin konuşulduğu her ortamda Türkiye’nin ‘kendi otomobilini’ yapması gerektiği ifade ediliyor.
Evet, Türkiye otomobilini yapmalı. Fakat bunu gerçekleştirirken de uzun vadeli düşünmelidir. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sayın Gürsel Baran da konuya ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
Sayın Baran, Ankara’nın yerli otoda Ar-Ge çalışmaları ile rol alabileceğini belirtirken OSTİM’in imalat gücüne de dikkat çekiyor. Baran bunu bizzat yerinde müşahade etti. Yıllardır bu işe kafa yoran, ortaya başarılı örnekler çıkaran OSTİM firmasına ziyaretinde tasarım, mühendislik ve en önemlisi OSTİM sanayicisinin birikimi kendisine tanıtıldı; malzeme ve insan taşımada kullanılmak üzere üretilen elektrikli araçlar gösterildi.
Ancak bu ziyarette kritik nokta olarak ‘işin stratejisi’ üzerinde duruldu. Denildi ki; “Türkiye’de gerçekçi bir proje ile elektrikli otomobil yapılabilir, yapılmalı. Ancak stratejisini belirlemek lazım. Tüketicinin alım gücüne uygun bir araba üretmek zorundayız. Otomobil üretebiliriz. Sorun teknik değil strateji.”
Türk otomobilini yollarımızda görmek istiyoruz; sanayicimiz bunu başaracak kapasite ve güçtedir.
Fakat otomobil projesi günlük tartışmalardan soyutlanmalı, kendi mecrasında ilerlemesi ve devlet politikasıyla yürütülmesi sağlanmalıdır.
Bildiğimiz, gördüğümüz ve direksiyonuna geçtiğimiz büyük markalar bir günde çıkmadı.
Velhasılıkelam; biraz sabır gerekiyor…
Raylı sistemlerde devletin iradesi önemli
Yerli üretimin göz önünde olduğu bir diğer önemli sektör; raylı sistemler. Ülkemiz son 15 yılda demiryolu atağına geçti. Projeler birbirini kovalarken özellikle araçların tedarik süreçlerinde sanayicilerimizin talepleri; devletimizin de niyeti ve duruşu belli.
Ekonomi politikaları, kalkınma planları, hükümet programları ve bunlara benzer birçok dokümana baktığımızda ‘Kamu alımlarının kaldıraç gücü’, ‘yüksek katma değer’ ve ‘yerli teknoloji’ gibi belirgin başlıkları sevinçle okuyoruz.
Satır aralarında, raylı sistemlerdeki ‘yerli ve milli’ rota da vurgulanıyor bu dokümanlarda. Yazılanların gerçeğe dönüşmesi için devletimizin iradesi de ortada.
OSTİM’in ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte de altı tekrar çizildi.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), bağlı ortaklıkları ile Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) üyeleri arasında düzenlenen ‘Yerli Üretim İş Birliği Günü’nde tedarikçi olmak isteyen KOBİ’ler kendilerini anlatma fırsatı buldu.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Sayın Suat Hayri Aka’nın konuşmasındaki bir ayrıntı umudumuzu tazeledi.
Sayın Aka diyor ki, “Türkiye için mutlaka başarılması gereken; yerlileşme ve sanayide ve teknolojide kendi ürünlerini ve teknolojilerini üretmedir.”
‘15 Temmuz’ ruhunu diri tutarken bundan sonra bizlere düşen; ülkemizin geleceği için daha çok çalışmak ve üretmektir.
