“Projeler Dış Ticaret Açığını Kapatmalı”

Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan’la ilkini geçen ay yayınladığımız “Üretimden Kaçışın Nedenleri ve Çözüm Önerileri” başlıklı konuşmalarımıza devam ediyoruz. Bu sayıda Ar-Ge ve mühendislik desteklerini değerlendiren Çelikdoğan, projelerin değerlendirilme aşamasında, sektörü tanımayan ve sahaya inmemiş hocalarla karşılaşıldığını ifade etti.
Çelikdoğan, “Bunların bir kısmı karar verme safhasından ziyade, konuyu öğrenme durumunda oluyor ve diğer bir kısmı da “Ar-Ge bunun neresinde ?” diye soruyor. Böyle olunca bazı kıymetli ve Türkiye’de ilk defa üretilecek projeler reddediliyor. Ama aynı proje Avrupa'ya gönderilince birinci seçilip ödül alabiliyorlar.” dedi. Deneyimli isim, katma değer yoğun, dış ticaret açığını azaltacak projelere öncelik verilmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye'de Ar-Ge ve mühendislik hizmetlerinde durum nedir?
Daha evvel dış ticaret açığını ve üretimden kaçışın sebeplerini ele almıştık. Bundan dolayı riskpaylaşımını gözden geçirmiş ve buradan bir analiz yapmıştık. Şimdi iki konunun içini doldurmamız gerekiyor. Bunlardan biri dış ticaret açığı; yine devam ediyor, çözümlerle ilgili. İkincisi de orta gelir tuzağından çıkmamız için ne yapmamız gerekiyor? Her iki başlıkta da katma değeri yüksek olan ürünlere geçmemiz gerekiyor. Ar-Ge alanında KOSGEB, TÜBİTAK ve SANTEZ destekleri gündeme geliyor. Bunların arasında yeni ürünlereen çok desteği TÜBİTAK verdiği için, TÜBİTAK'ın bu konuda daha hızlı, daha fazla ve de daha isabetli bir yol kullanması gerektiği kanaatini taşıyoruz.Yanlışlıkların düzeltilmesi ve ekonomik katkının azamiye çıkarılması için şu tedbirleri öneriyoruz.
Projelerin türleri: 1. Temel konularda Ar-Ge gerektiren projeler.2. Türkiye’de ilk defa üretilecek veya fark meydana getirecek Ar-Ge ve/veya Ür-Ge gerektiren projeler.3. Doktora, yüksek lisans tezi, araştırma konuları gibi akademik projeler.
Proje değerlendirmesinde iki ayrı grup hakem heyeti seçilmelidir:1. Akademik projelere ait heyetler akademik camiadan olmalı, gerekli olması halinde ilgili sektörlerden (kamu veya özel)uzman alınabilmelidir.2. Diğer projelerde hakem heyeti ile ilgili sektörlerden olmak üzere yarısı iş hayatından ve diğer yarısı akademik camiadan teşkil edilmelidir. Gerekli konuların durumuna göre özel sektör heyet üyesi daha fazla olabilmelidir.
Her hâlükârda projelerin gizliliği korunmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
Değerlendirme kriterleri: Öncelik sırasına göre şu hususlar dikkate alınmalıdır: 1. Dış ticaret açığını azaltılacak projeler.2. Dünya piyasalarındaki durumu güçlendirecek projeler.3. Akademik projelerde dahil olmak üzere bütün projelerde ülke ekonomisine katma değer kazandıracak projeler.
Proje örnekleri: Enerji sektörü; Rüzgar Türbini Projesi: 500 KW gücünde Milli Rüzgar Türbini Projesi TÜBİTAK KAMAK olarak kabul edildi. Proje milli bir proje ve bir çok iş disiplini içeriyor, bölgesel bilgiler gerekiyor ve çok sayıda üretici ve tasarım grupları çalışıyor.
Değerlendirme: Şu ana kadar Türkiye’de takriben 4 Milyar Euro tutarında ithalat yapıldı. Gelecekteki ihtiyaçlar Euro bütçe gerekiyor. Türkiye bu proje ile ilk adımını atmış ve bundan sonra 500 KW tam 5MWatt’a kadar seriyi geliştirmesi gerekiyor. O halde bu proje ile tasarım kabiliyeti kazanıldı ve yüzde 90 yerli üretim gerçekleştirildi, yani dış ticaret açığının kapatılması birinci hedef, ülkemize katma değer kazanımı da çok yüksek.
Şimdi ‘Bunun Ar-Ge neresinde?’ diyebilirmisiniz? Hayır, çünkü bu sektörde hiçbir bilgi açık değil. Gizlilikhad safhada.Bu durumda mühendislik çalışmaları yanında birçok Ar-Ge yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla gelişmiş ülkelere bakarak değerlendirme yanlış olur. Onlar için bu ileri teknoloji değil orta teknoloji olabiliriz. Ancak Türkiye için bu ileri teknoloji kategorisindedir.
Benzer şekilde Yüksek Hızlı Tren projeleri ihtiyacımızı karşılamak için en az 3 Milyon e3uro bütçe gerekiyor. Enerji sektöründeki proje harcamaları HES’ler, termik santrallar ve güneş enerjisi yatırımları için en az 100 Milyar Euro tutarındadır. Dolayısıyla bu sektördeki projeler ve bunların parçaları için KOBİ’lerce yapılacak projeler desteklenmelidir.
Diğer bir misal olarak ‘Kuru Buz (Karbondioksit Buzu)’ üreten makinenin yapımı projesi gösterilebilir. Bu makineler yerli yapılmıyor ve ithal ediliyor. O halde böyle bir projede desteklenmelidir.
Sanayimize ne istiyoruz? Bir ürün ülkemizde yapılmıyorsa, Türkiye’de yapılmasını istiyoruz. Bunlar ithal ürünler olabilir. Mesela termik santral; biz olduğu gibi bunları dışarıdan getiriyoruz. Biz Türkiye’de ne yapıyoruz? Betonarme işlerini. Zaten burada yapılacak. Bir de kilo işi çelik konstrüksiyon işlerini. Bizim burada en çok para ödediğimiz teknolojik katma değeri olan maliyeti pahalı olan ürünler. Bunların Türkiye’de yapılmasını dile getirdiğimizde ‘Bu, Ar-Ge değil’ diyorlar. Halbuki bu ürün Türkiye’de yapılamadığı için çok fazla Ar-Ge gerektiriyor. Kaldı ki bunun imal edilmesi, dış ticaret açığını kapatmanın çaresidir.Diğer taraftan üniversiteler kendi akademik çalışmaları için makale, doktora master yapabilirler. Bu hususu ayrı değerlendirmemiz gerekiyor.
Mühendislik desteği mi? Mühendise destek mi?
Ar-Ge yapmadan önce mühendislik yapmak gerekiyor. Bir mühendis grubuna verirsem ‘bunu yapar’ deniliyor. Bunda Ar-Ge yok! Olsun, ithal ediyorum. Hayır, ithal ediyorum senin maksadın ne? Ben şu anda kendi ithal ikamemle dış ticaretimi kapatmak istiyorum. Bunu da yapmıyorum. Efendim Ar-Ge yok bunda. Var Ar-Ge. Efendim ben ona Ar-Ge demiyorum da mühendislik diyorum. Mühendis de adını ne koyarsan koy, Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Bu anlayışın değişmesi lazım. Benim ihtiyacım bu, o Ar-Ge peşinde. Sen kimin Ar-Ge’sini yapıyorsun? Amerika’daki örneğin General Electric’intürbin kanadının malzemesinin bir kısmını imal ediyorsun. Türbin sen yapıyor musun? Yok. Ülkemde yapılmayan bir ürün varsa, ithal ise ithal malıysa, o halde onu burada yapmak zorundayım. Pazarım da var mı? Var. Zaten ithal ediyorum. Para harcıyorum belli. Niye yapmayım? Demek ki bu kategoriye bizim önem vermemiz gerekiyor.
Şimdi üç kategori var. Ayırdık biz. Bunlardan bir tanesi Türk malı. Nedir Türk malı? Tasarım ve marka da Türkiye’nin ve en az yüzde 51’si yerli üretecek. O halde tasarımı kim yapacak? Yeni ürünü yapacağım vakit de ben, bu ithalde olur, Türkiye’de ilk yepyeni bir üründe olabilir. Mesela metro aracı. Dünyada yapılıyor. Ben yapmıyorum, ithal ediyorum. Yüksek hızlı tren; ithal ediyorum. Ben bunun mühendisliğine girersem bir sürü Ar-Ge çıkıyor.
Ben hemen katsayıları bulamıyorum ki. Bir sürü testler, mestler, hesaplar girecek. Onlar yapmış, geçmiş de sen onun Ar-Ge’sini yapmak isteyebilirsin. Onlardaki Ar-Ge seviyeleri farklı. Hızı artırmak için Ar-Ge var, bilmem ne için var. Ama benim ülkemde hedef o değil. Ben dağ başındayım, benim için onlar da Ar-Ge. Bunu anlatmakta zorluk çekiyoruz. Burada üniversitenin anlayışı yetmiyor.
Ben bunları yapmasam, katma değeri yüksek ürünlere nasıl geçeceğim? Demek ki birincisi; bizim Türk malında Ar-Ge desteklerinden geçiyoruz. Diyorlar ki ‘orta gelir tuzağına düşme!’ Tamam düşmeyeyim. O halde ithal ettiğim ürünlerin burada yapılması gerekiyor. İki sebeple; hem dış ticaretimi kapatmam lazım, hem de onu üretmek suretiyle de ben ürünümü geliştirmem lazım. Onun ürününü geliştiremezsem ben nasıl yapacağım o işi?
O halde ithal ikamesi yaptıklarım, benim için hedef. Bizi kalkınmış 5 tane batının en yüksek ülkesiyle beni aynı formata getirirsen olmaz.
“GELİŞMİŞ ÜLKELERİN ŞABLONU BİZE UYMAZ”
Bakanlığın açıkladığı teknolojik ürün listesi hakkındaki görüşünüz?
Pahalı da olsa desteklenmesi gereken ürünlerle ilgili sınıflandırma yaptılar. Şimdi mesela orada motor orta teknoloji, bilişim sektörü ileri teknoloji. Rüzgar türbini de orta. Ya Allah’ınızı severseniz, siz bilişimde veya uzayda birinciliğe mi oynayabileceksiniz? Sizin alt yapınız, sizin orta dediğinizde biz yokuz. Motoru yapabiliyorsun, rüzgara da yeni başlamışsın. Yani sen şimdi bunu görmeden geçiyorsun, kime göre sınıflandırma yapıyor bu ekip? Amerika’nın, batının standartlarına göre yapıyor.
Senin dediğin yüksek sınıfta, hadi sen aküyü, elektriğin depolanmasını milyar dolar ayır da göreyim seni. O zaman sen, Çin’in ayırdığı parayla, Japonya’nın ayırdığı parayla, Amerika’nın ayırdığı parayla yarış hadi göreyim seni. Bunları görmeden kalkıp karar veriyorsunuz. Bunlar neden? Sektörden, sanayiden, üretimden kopuk oldukları için. Bizim ismimiz gelişmemiş, gelişmekte olan ülkeler sınıfındayız, onlar gelişmiş ülke durumundalar. Dolayısıyla onların şablonu bize uymaz.Rüzgar türbini, metro, Yüksek Hızlı Tren ve bunun gibi ürünler bizim için yüksek teknolojidir.
Sanayi İşbirliği Programı Yönetmeliği’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
İstediğimiz gibi çıkmadı. Hep daha evvel de biz bununla uğraştık Türkiye’nin ihtiyacı bu, Türkiye’nin bunu yapması lazım. Dışarıdan alınanlara şart koyması lazım. Bunlar bir yerlerde bozuluyor. Bir cümle değiştirilebiliyor. Komisyonlarda uyardım; “Redaksiyon önemli, bunu yapmazsanız değiştirirler.” diye.
Türk malında marka çıkartacaksanız Ar-Ge desteklerini de güçlü bir şekilde vereceksiniz. Ondan sonraki sınıfta hedef almamız gereken, yerli üretimde Ar-Ge destekleri. Buraca ada ihtiyaç varsa, gene verilmeli, çünkü neticede üretimdir. Özellikle ithal malları hedef almamız gerekiyor.
İthal ikamesine geldiğimiz vakit, bizim dış ticaret açığımızın sebebi ithal ikamesi. Burada yapılacakların içerisinde teknolojik ürün olması şart değil. İleri teknoloji. Çin’in ihracatının yüzde 80-90’ı teknolojik ürün değil harcı alem işler. Ama dış ticareti ondan dolayı pozitif veriyor. Türkiye’ye gelen Çin malları yüksek teknolojik ürünler değil. Bizim Çin’den ithalatımız 26 milyar dolar.
Harcı alem ürünlerden de çok miktarda ithal ediyorsanız, bu kadar da para veriyorsanız onları da yapmanız lazım. Onları daha kolay yaparız. Pazarın var, sen yapmıyorsun. Ucuz diye Çin’den alıyorsun. Çin niye ucuz? Kur farklarından dolayı ucuz. Parasını değersiz tutuyor. Değersiz tutunca ona göre de satabiliyor. Ucuza çıkartıyor yani malı. Aynı şeyi bunun içinde söyledik ithal ikamelerinde, kur politikası çok önemli. Buradan şeye giriyoruz, merkez bankasının şeyine yüksek kur yaptığı vakit, senin üretimin ucuza gelmiş oluyor. Rekabetçi oluyorsun. Dış ticaret açığını da hedef aldığı vakitte bunu kapatıyorsun. Yani dış ticaret açığını üreterek kapatıyorsun. Şuandaki politikada yurt dışından sıcak para getirerek kapatıyorlar.
Ar-Ge desteklerinde TÜBİTAK’ın yapılanmasına ihtiyaç var. Sanayi projeleri, bu sanayi projelerin hedefleri, marka çıkarmak, ithal ikamesi üzerinde durmak, tabi buralarda da her bir grup için Ar-Ge politikaları oluşmalı. Bir de kur politikaları var.
Avrupa Birliği’nin son hazırladığı raporda 2020 hedefleri için ‘Katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesinden başka çarem yok!’ diyor. ‘Vazgeçilmez, kaçınılmaz olgu üretimdir.’ diyor. Çünkü arkadan gelen gelişmekte olan ülkeler onların hedeflerini vurguluyor. Geliştirdikçe ‘Daha da yükseğe al.’ diyor. Ama üretimde. Hizmet sektörü, turizm sektörü değil. Üretimin de kategorisini yapıyor. Arkadan gelenlere göre kendisini biraz daha hızlı şekilde yüksek teknolojiye götürüyor. Bizim hedeflerimizde de bunların olması lazım.


